İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Milliyetçi Kongre Derneği’nin kongresinin ardından ‘ittifak’ sinyali verdi.
‘Milliyetçi İttifak’ın gelebileceği de bir süredir kulislerde konuşulurken bu hamlenin ardından İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu Halk TV’ye konuk oldu.
Kavuncu, ‘Milliyetçi İttifak geliyor mu?’ sorusuna yanıt verdi.
“TÜRKİYE ÇOK ZOR BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’na, “Herhalde Devlet Bahçeli ile Abdullah Öcalan’ın birbirlerine övgüler düzerek kol kola girmiş oldukları bir siyasi ortamda, biz de Müsavat Başkan’la birlikte kahve içeriz” sözlerini hatırlatan Gökçe şunları dile getirdi:
“Kongrede bir araya gelini tabii bu son derece normal. Türkiye çok zor bir süreçten geçiyor. Bir endişe duyduğumuz, karşı çıktığımız başlangıç şekli ve gidişatının asla kabul edilemeyeceği bir süreç yürütülüyor Türkiye’de. Bu konuda da ciddi endişelerimiz, tereddütlerimiz ve itirazlarımız var.
Ve bunun gibi birçok konuda Zafer Partisi ve başka siyasi partilerle benzer endişeleri, benzer tereddütleri yaşıyoruz. Konuda zaten buradan yola çıkarak gündeme getirildi. Yani işte bu tarafta böyle böyle bir birliktelik olurken bu konuda hassasiyet duyan siyasi parti genel başkanlarının bir araya gelip bir kahve içmesi kadar da normal bir şey olamaz dendi ki çok hakikaten doğru ve kabul edilebilir bir yaklaşım. Genel Başkanımız da ona kürsüye geldiğinde benzer bir şekilde karşılık verdi.”
“BİR NİYET BEYANIDIR”
Kavuncu, ittifak için de açık konuştu.
Kavuncu şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tabii bu şöyle bir anlam çıkmaz buradan. İşte her iki parti arasında somut bir araya gelinerek, ileriye dönük birtakım görüşmeler, birtakım hazırlıklar yapılıyor. Buradan o anlam çıkmaz. Öyle bir durum da yok. Ama bu bir niyet beyanıdır. Niyetten kastım, bir araya gelip ülkenin meseleleri konusunda, ortaklaşılan alanlarda karşılıklı fikir alışverişi yapılabilir ki bu doğrudur, iyidir, güzeldir, faydalıdır, memleket için de önemlidir. Bundan ibarettir. Türkiye’de tabii şöyle bir yaklaşım da var.
Bunu daha önce başka konularda da gördük. İşte bir fotoğraf karesi, bir kelime, bir cümle bunlara çok fazla anlamlar yükleniyor. Bazen bunların evet altından farklı şeyler aranabiliyor. Ama bazen manayı da kaybedebiliyoruz. Manayı da kaybediyor. Hiç alakasız yerlere de gidebiliyor. Her şeyi beyanın sahibinden çıkacak detaylı açıklamalar ve kurumsal olarak verilecek değerlendirmelere bakarak o yorumları yapmak çok daha sağlıklı olacaktır.”
KAVUNCU VE ÖZDAĞ ARASINDAKİ FETÖ DAVASI
Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın Kavuncu ile davalık olduğu hatırlatıldı.
“Sizi FETÖ’cülükle suçlamıştı. O yüzden Buğra Kavuncu ne diyecek bu işe yazanlar da olmuş. Siz destekliyor musunuz böyle bir ittifak olursa ya da bir şerhiniz var mı?” sorusuna Kavuncu, kişisel meseleleri asla parti politikalarına karıştırmayacağını ifade ederek yanıt verdi.
“BENİM AÇIMDAN HESAPLAŞILMASI GEREKEN BİR KONU”
Kavuncu şöyle konuştu:
“Tabii o konu benim için ayrı bir yerde duracak bir konu. Yani o çünkü kolay bir dönem değildi benim için. Onunla ilgili hakikaten çok büyük bir yaram var benim. Yani o hesap benim açımdan hesaplaşılması gereken bir konudur. Onu bu tarafa bırakıyorum ama o konuyu ben rafa kaldırdım. Neden? Bununla ilgili açıklama da yaptım. Kendisi tutuklandığında da devam etmekte olan bir mahkeme vardı.”
“O DAVAMI GERİ ÇEKTİM”
“O mahkemeyi ben geri çektim. Ve Türkiye’de bir muhalefet partisinin Genel Başkanına haksız, hukuksuz bir şekilde tutuklama yapılması kabul edilemez. Dolayısıyla böyle bir süreçte, böyle bir mağduriyetin olduğu dönemde benim de kendisiyle ilgili devam etmekte olan bir mahkeme vardı. Onu geri çektim. Üç tane mahkememiz vardı. İkisi neticelenmişti bizim lehimize ama üçüncüsüyle ilgili de böyle bir süreç olunca onu geri çektim. Bu benim açımdan atılmış bir inandığım, değerler doğrultusunda atılmış bir adımdı.”
“MİLLİYETÇİLERİN GÜÇ BİRLİĞİ TÜRKİYE’DE DENGELERİ DEĞİŞTİRİR”
“Ülkenin menfaatleri, memleketin meseleleri şahsi problemlerinin önüne geçmemeli. O konuda bizim aldığımız terbiye, şuur bunu gerektirir. İnsanlar arasında sıkıntılar olur, problemler olur. Ki bu olay böyle sıkıntı ve problemden çok daha büyük bir mevzuydu.
Çünkü 2-3 ay biz ailece çok uğraştık bu konuyla. Muhakkak. Ama dediğim gibi böyle bir kritik süreçte şahsi meseleleri kurumların üstüne koymak, kendini önceliklemek, efendim ben merkezli düşünmek doğru değildir. Bu Türkiye’de ciddi bir problemdir. Baktığınız zaman geçmişteki birçok sıkıntıya hep altında bu tür şahsi meselelerden dolayı ülkenin geleceğiyle ilgili yanlış adımlar, yanlış kararlar atıldığını görürsünüz. Dolayısıyla ben iki konuyu tamamen birbirinden ayırıyorum. Ve orada ülkenin Türkiye’nin memleketimizin geleceğine, milliyetçilerin kendi arasında sağlayacağı bir güç birliğinin Türkiye’ye bir fayda sağlayacağı, Türkiye’nin önünü açacak, Türkiye’de birçok dengeleri değiştirebilecek, bugün bizim duyduğumuz birçok sıkıntıya eğer çare olacağını görürsem asla böyle bir konuyu ben mesele edecek bir insan değilim.
Benim için tekrar söylüyorum, büyük meseledir ama ülkenin önüne koyacağım. Böyle bir konuda buna engel teşkil edecek bir duruş ve anlayış içerisinde olmam ki bunu da bundan önceki beyanlarımda, işte yaşanan olaylar karşısında da elimden geldiği kadar ifade etmeye çalıştım. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Böyle söyleyip de bu konuyu mesele haline getirmek de bir çelişki ve tutarsızlık olur. O konudaki benim duruşum nettir.”